Emirber çeteler diye bilinen bu fedailer grubu genelde İstanbul'da yaşayan ve asker olmayan kişilerden oluşan bir nevi Milis gücüydü. Bu Milis gücünü oluşturan kişilerin arasında bıçkınlar, kabadayılar, tulumbacılar, mahkûmlar, imamlar, şeyhler, hamallar, mavnacılar gibi sivil insanlar vardı. Bunların ortak özelliği ise gerçek birer vatansever olmalarıydı. Bunlar daha sonra Teşkilat-ı Mahsusa kuvvetlerinin çekirdeğini oluşturdu. Hüsamettin Ertürk'ün Emirber Fedaileriyle ilgili değerlendirmesi; Bunlar kabadayı doğmuş ve öylece ölmeye yemin etmiş insanlardı. Bunlar, şehrin bir tarafında son derece uyanık ve sakin neticeyi bekliyorlardı. İnönülerde, Sakarya ve Dumlupınarlarda şehit olmuş kardeşlerinden, bu meydanlarda yaralanmış, malul kalmış gazilerden farkı olmayan, yalnız göğsünde madalya taşımayan ve künyelerinde 'şehit'tir ibaresi maalesef yazılmayan, isimleri meçhul kalmış, fakat Milli Mücadele, memleket müdafaasında ve mütareke senelerinin karanlık günlerinde, hem de üç devletin korkunç işgali altında yaşamış, çalışmış, zamanında çarpışmış, Anadolu'ya silah ve cephane kaçırmış, istihbarat yaparak her şeyi Anadolu'ya zamanında haber vermiş, subay götürmüş ve yerinde kalarak cephede dövüşenler kadar, belki onlardan fazla memlekete faydalı olmuş bu meçhul kahramanları artık duyurma zamanı gelmiş, belki de geçmiştir.